Günlerim değişik geçmeye başladı aslına bakarsanız.
Bir kere eskisi kadar asi değilim bunu baştan söyleyeyim. Hafif ev kızı tadındayım artık. Yapmam dediğim şeyleri yapıyor, izlemem dediğim programları izliyorum. Annemannem ve apartman arkadaşlarıyla beraber kim hastaymış, neler çekiyormuş, onları dinliyorum. Alt katta oturan sinir hastası anneyle, sinir hastası çocuğun bütün gün süren kavgalarını dinliyorum. Arada da tuvalete girince, yine alt katta oturan yeni doğmuş bebişi yıkayan annenin söylediği şarkıları dinliyorum. Sık sık Acun'un kutu muhabbetlerine maruz kalıyorum. Çoğu şeyi hızlı şekilde unutan anneannemin 5 dakikada bir sorduğu soruya cevap veriyorum. Bir yandan rejim yapmaya çalışıyor, bir yandan da anneannemin dünyada kutsal görev olarak bellediği "beni yedirme" eylemine karşı koymaya çalışıyorum.
Bunların yanında da okula gidiyorum tabii. Çince'yi çözmeye çalışıyorum, en önemlisi Çince yazmaya çalışıyorum. Yüzsüz ve karaktersiz insanlarla uğraşıyorum. 19 yıldır görmediğim davranışları görüyorum ve yine de sesimi çıkarmıyorum. Dünyanın ne mal olduığunu anlıyorum.
İstanbul'un kenarda köşede kalmış fotoğraflarını bulup buraya koyuyorum. Hiç özlemem dediğim İstanbul'u özlüyorum. En çok da hayatta benim için önemli olan tek insanları, annemle babamı özlüyorum.
Bunların yanında da okula gidiyorum tabii. Çince'yi çözmeye çalışıyorum, en önemlisi Çince yazmaya çalışıyorum. Yüzsüz ve karaktersiz insanlarla uğraşıyorum. 19 yıldır görmediğim davranışları görüyorum ve yine de sesimi çıkarmıyorum. Dünyanın ne mal olduığunu anlıyorum.
İstanbul'un kenarda köşede kalmış fotoğraflarını bulup buraya koyuyorum. Hiç özlemem dediğim İstanbul'u özlüyorum. En çok da hayatta benim için önemli olan tek insanları, annemle babamı özlüyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder