Saçmalamalar...

Pınar'ın vicdan azabı çığlıkları tüm hızıyla sürüyor.

4 günlük tatilimin 2. gününde, ben yine yatmaktayım. Hoş "tatil" kelimesinin anlamını da tam bu noktada araştırmak lazım, zira az sonra matematik dersim başlayacak. Bu yazıyı hoca hapıyı çalana kadar bitirebilir miyim, ondan bile emin değilim.

Sınava şurada taş çatlasa 2 ay kaldığını bilmek ve hala hiçbir b.k yapmamak, insanı çileden çıkarıyor. İşin garibi daha hala popomu kaldırıp da bir şey yapmış değilim. Aslında geçen gün bir şevk geldi. Bir sürü tarih, biraz da çoğrafya sorusu çözdüm ama yine de havaya girebilmiş değilim pek.

Sanırım sınav anında baya bir havaya gireceğim. Onu bekliyorum...

Aslında yazının içeriğiyle ilgili pek bir fikrim yok. Vakit geçirmek, az olan zamanımı testle değerlendirmemek için kendime bahane yaratmak ve sorumluluklarımı unutmak için yazıyor olabilirim.

Gereksiz ayrıntılar:

*Twitter sayfamı yeniledim. Arka plan bugün doğum günü olan Norman Rockwell'e ait. Hastasıyım o adamın. Resimlerine baktığımda nedense o "evrensellik" duygusunu feci şekilde hissediyorum. Misal, Twitter sayfamdaki resmini Türkiye'de de görmek mümkün. Hem de her sokak başında...

*Saturday Night Live'in bu haftaki konuğu Jon Hamm'di. Kendisinin zaten hastasıyız Mad Men'de. (Sakalsız halinin ama, sakalla iğrenç bir şeye dönüşüyor.) Programı indirdim, Boş bir vaktimde izleyeceğim. SNL de olmasa, nasıl güleceğim, hiç bilmiyorum. Türkiye'de onun değerinde bir program malasef yok.

*İki hafta önce bozulmuş ve tamire yollanmış, sonra da geri alınmış telefonum yine bozuldu. Bu sefer de arayanlar bana ulaşamıyor. Ben herkesi arıyorum ama onlar aradığında telefon çalmıyor bile. Sanırım bana kriz geçirtmeye çalışıyor bu telefon.

*TED'de ikinci tercümemi de bitirdim. Aslında başkası tarafından tercüme edilmiş, benim sadece kontrol etmem gereken bir videoydu. Ama çeviren bayan herhalde Google'un otomatik çeviricisini kullanmış çünkü tüm cümleler yalan yanlış. Baştan aşağı ben çevirmek zorunda kaldım. Adım sadece "reviewer" olarak geçeceği için videoda, hafiften sinirliyim.

*Şu aralar sürekli "Sebastian"ı dinliyorum. Ama hiç durmadan! Sabah, öğle, akşam, ders aralarında... Bu gereksiz ve amaçsız yazıyı da videoyu ekleyerek bitireyim. Sağlıcakla kalın.


0 yorum:

Yorum Gönder

 

Instagram

Twitter Updates

Meet The Author

çince ve benim adım yanyana geçmeli bunu bilin. dil ve tarih coğrafya fakültesi'nden mezunum, yani gayet siyasi bir kişiliğim de var, bunu da bilin. küçüklüğümden beri şehir şehir gezerim, bilin. birçok alana el atmış durumdayım, her şeyden biraz tadarım, ney de üflerim, piyano da çalarım, bunları da bilin. ha bak bilgiye inanırım. bilmeye inanırım. hayatın çekilirliğini bilmede ararım. hep beraber bilelim. bilgi karın doyurmasa da kalbi doyurur diyelim. www.pinaraltay.com