SM 7 - Kezban'ın yosmalığı ve kabartma tozu.

Bir yerden kek kokusu geliyor.
Bir dakika, çikolatalı mı? Yok sanki... Evet, evet çikolatalı. İyi de Salih Abi sabahın köründe neden çikolatalı kek yapsın ki? Mantıklı düşünüyorum şimdi yattığım yerden; koku gelse gelse alt kattan gelir, çünkü üstümde yaşayan biri yok. E altımda da Salih Abi yaşıyor, gece nöbetten de geç gelmiştir, bu saatte kalkıp da kek pişirme sevdasına düşmesi pek akıl karı değil.
Yatağımda doğruluyorum. Ayak ucumda bir cisim var. Peki benim ayak ucumda neden çikolatalı kek var? Gülümsu Nene burda olsa yine başlardı cin sayıklamalarına. Hayır eğer evimde sabahları ayak ucuma kek bırakacak cinler yaşıyorsa başımın üstünde yerleri var. Gülümsu Nene kafama bir tane patlatmış gibi irkiliyorum. Nasıl beynimi yıkamışsa, tırsttım bir anda cinler hakkında böyle kankavari sohbetler yapınca...
Tam bu düşüncelerdeyken Şermin daldı içeri. Yerimden fırladım tabii, tam da cin muhabbetinin üstüne gelince. Ne arıyor bu kız ya benim evimde?
- Şermin.
- Efendim canım.
- Bak biliyorum saçma bir soru olacak ama neden evimdesin? Ve nasıl?
- Tokayla girdim.
- Bak yine saçma bir soru soracağım ama sen hırsız mısın Şermin?
- O da ne demek kız! Arkadaşımın evine giremeyecek miyim yani! Ne hırsızı!
- Şermin ben uyurken gizlice evime girip sonra da kek pişirip ayak ucuma yerleştirmen sence de biraz sapıkça değil mi?
- Ya tamam biraz ani olmuş olabilir, kabul ediyorum ama sürpriz yapayım dedim işte, ne var!
- Hadi her şeyi geçtim de sen tokayla kapı açmayı nerden öğrendin Allah aşkına?
- Ohooo kızım o kadar dizi, filmi ben boşuna mı izliyorum? Oralardan bir şeyler kapıyorum işte, sonra da pratiğe geçiriyorum, denemeler yapıyorum, eyleme dönüştürüyorum. Sonuç da göründüğü üzere, zafer.
- Ben seni takdirden acizim Şermin ama müsade edersen üzerimi değiştirmek istiyorum ama gözetlemek istersin belki diye kapıyı aralık bırakacağım, senin de ekmeğine engel olmak istemem.
- Kes sesini de bir an önce kahvaltıya gel, sofrayı gördüğünde “lütfen her gün evime gizlice gir” diye yalvaracaksın.
Hışımla çıktı odadan Şermin. Tamam biliyorum deli bir arkadaşım var ama artık gerçekten delilik sınırlarını zorlamaya başladı. Kesin anlatacağı şeyler var yoksa beklerdi öğlene kadar. Sonra damlardı kapıma.
Sofra gerçekten muhteşem olmuş. Sevdiğim her şey konmuş. Sıpa ne sevdiğimi de biliyor. Artık yemeklerden dolayı nefes almakta zorlanmaya başlayınca, Şermin araya giriyor beni ölümden kurtarmak için. Yine de azimliyim. Son bir kek parçasını daha ağzıma atıyorum.
- Ya Allah aşkına biraz yavaş ye Sezgin ya! Bak tamam hepsini sana hazırladım, yemin ediyorum Naci ve Samet’e vermeyeceğim kalanları. Sende kalır hepsi, sıkıldıkça yersin ama n’olur şimdi ölme ya, daha anlatacaklarım var sana.
- Ha doğru, şimdi dökülmeye başla bakalım, biliyorum ben zaten senin aklında bir şeyler olduğunu.
- Kızım dün Neriman Abla’nın günü vardı ya, bir sürü şey konuşuldu. Özellikle Kezban hakkında. Atıp tuttu sürekli Neriman Abla kadın hakkında. Yok Osman’ı böyle aldatmış, yok Osman’a hakaretler etmiş falan diye... Bir ara Nazife Teyze “yeter Neriman” diyecek oldu, bizimki daha da hırslandı, bu sefer milleti suçlamaya başladı; yok Kezban sizden yüz buluyordu zaten, siz hep başınıza çıkardınız onu falan diye... Ortalık bir ara bayağı gerildi de sonradan Selma Abla kek tarifi vermeye başlayınca herkes bir sakinledi. Kezban’ın yosmalığından kabartma tozunun tazeliğine geçtik. Ha bu arada hani Bakkal Mustafa yeni marka bir kabartma tozu getirmeye başladı ya, ondan alma, hiç iyi değil. Zaten gidip güzelce bir kavga etmeyi düşünüyorum. Sırf daha ucuza alıp bize kakalamak için saçma sapan markalar getiriyor. Enayiyiz sanki.
- Eee Şermin bunlar mıydı bu kadar önemli anlatacağın?
- Yok ya, şey de var. Bir ara geçen gelen kadının da konusu açıldı. Hani sana demiştim ya, Osman Abiyi güzel bir kadın görmeye gelmiş diye, hah işte o kadın Kezban’ın arkadaşıymış, Kezban hakkında haberler getirmiş Osman’a diyorlar.
- Eee bundan bize ne Şermin, daha doğrusu belli ki sizi çok enterese ediyor ama bunlardan bana ne!?
- Hadi lan ordan, ilgini çekmiyormuş gibi görünüyorsun ama ben biliyorum senin Osman haberlerini nasıl da dört gözle beklediğini. Ben de muhteşem bir arkadaş olduğum için, sen bana açıkça söylemesen de ben sana gerekli her şeyi getirip seni böyle bir ricadan kurtartıyorum.
- Valla Şermin nasıl teşekkür etsem azdır, Allah ne muradın varsa versin. Yalnız, gerçekten şu an bırak Osman’ı, babam gelse yüzüne bakmam. Zira bana bakan börekler var orada.
- Ya yuh Sezgin yaa! Kızım nasıl bir mide var sende, yemin ederim anlamıyorum. Al zıkkımlan, al!
- Sağ olasın canım. İşte şimdi işe yaramaya başladın.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Instagram

Twitter Updates

Meet The Author

çince ve benim adım yanyana geçmeli bunu bilin. dil ve tarih coğrafya fakültesi'nden mezunum, yani gayet siyasi bir kişiliğim de var, bunu da bilin. küçüklüğümden beri şehir şehir gezerim, bilin. birçok alana el atmış durumdayım, her şeyden biraz tadarım, ney de üflerim, piyano da çalarım, bunları da bilin. ha bak bilgiye inanırım. bilmeye inanırım. hayatın çekilirliğini bilmede ararım. hep beraber bilelim. bilgi karın doyurmasa da kalbi doyurur diyelim. www.pinaraltay.com