dün iki saat gökyüzünü izlemekten boynum tutuk, belim ağrık uyandım bugün. derdim neydi? derdim kayan yıldızlardı. datça'ya sürüklendim. oturduğumuz yerden gökyüzünde yıldız görme şerefine erişince (şehirlerin aksine), bi de tam yıldız yağmuru gününe denk gelince yatay pozisyona kaykılıp gözümü bile kırpmadan beklemek farz oldu. gördüm. görmedim değil. 10'a yakın kayan gördüm. sadece iki tanesinde dilek dileyebildim. iki yıldızlık umudum var.
şimdi marmaris'e sürüklendim. turunç. beldenin adı da turunç. kaldığımız otelin adı da. sempatiklik muskası yani. dün aynı yatakta yattığım annenemin çocuğunun kusmuğunu temizleme temalı kabusu esnasında kafama yediğim darbelerle uyandıktan sonra bir aydır unuttuğum ve özlediğim yalnızlığı umarım turunç'ta tadacağım. odam ayrı olmasına rağmen babamın sohbet ve internet amaçlı, diğer aile üyelerimin kimi zaman tuvalet, kimi zaman da balkon oturmasına gelişlerini saymazsak, evet balkonumun karşısındaki otlu dağ ve ben yalnızlığımızla mutluyuz.
yalnızlıkla mutluluk derken anneannem iyice çocuklaştı ve işin kötü yanı çocukları ikna etme gücünüz büyük orandayken, anneannem onu çoğü zaman kandırdığımızı düşündüğü için kafasına koyduğu şeyi değiştirmek mümkün olmuyor. daha beterinden korunmak adına sesimi çıkarmıyorum, hasta insanlarla yaşamanın ne demek olduğunu anlıyorum, kendime de meydan okuyorum aslında. sabrımı sınıyorum, başardıkça mutlu oluyorum. bunlar daha başlangıç. önemli olan daha ilerde de kendine söz geçirebilmek.
teknolojik açıdan sıkıntılı olduğum için burada, şimdilik fotoğraf yok, dönünce var. umarım bol bol var.
0 yorum:
Yorum Gönder