Çok uzun süredir dışarı çıkamıyorduk. Hem zaman yok, hem de o elde olan zamanı dersle değerlendirmeyince vicdan azabından kırılıyoruz. O yüzden de kampüsün içinde cidden bir köy hayatı geçirerek yaşayıp gidiyoruz aslında. Neyse ki, APEC denen bir şey yüzünden (bakın araştırın) sadece Pekin'de altı günlük bir tatil verildi, bize de nefes gibi geldi. Tabii ki bu tatilin ilk günlerini ölümüne dizi, film izleyerek kutladık ve en azından bir gün de dışarı çıkıp bir turist edasında ortam gezelim dedik.
Birinci durağımız Yasak Şehir'di. Geçen yaz Pekin'e geldiğimde Yasak Şehir konusunda başarılı olamamıştım çünkü öyle ölümüne bir sıcak ve nem vardı ki, bunu kelimenin gerçek manasında söylüyorum, yürüyecek gücümüz kalmadı, daha yolu yarılamadan bayılacak gibi olduğumuzdan bir ağaç altına çöküp, kafalarımıza sular döküp, son kalan enerjimizle de eve dönmeyi başarabilmiştik sadece. Neticede Yasak Şehri göremeden ülkeye geri dönmüştüm. Bu seferkinde kesin bir kararlılıkla gittik çünkü özellikle bu mevsimi seçtik, Pekin soğuk ama dünün özelliği, öğlen saatlerinde bu soğuğa açık bir gökyüzünün ve güneşin eşlik ediyor olmasıydı. Yani anlayacağınız mükemmel bir gezme havası yakaladım kendimce. Fakat, bilin n'oldu? Gene giremedim Yasak Şehir'in içine. Çünkü pazartesiymiş ve bizde olduğu gibi bunlarda da pazartesileri müzeler kapalıymış. İlk iki kapıyı geçtikten sonra baktık kalabalık grup ileriye gidemiyor, hepsi soldaki başka bir kapıdan geçiyor, biz de tabii ki onları takip ettik ve Yasak Şehir'in bahçesine girdik. Ücret sudan ucuz zaten öğrenci olduğumuz için. Çok da güzel bir bahçeymiş, büyük de ayrıca. Oralarda gezdik dolaştık.
İkinci durağımız da çok uzun süredir gitmek isteyip gidemediğim Wangfujing'di. Efendim bu semt, hani o Çin'de yenen böceklerin satıldığı yer. Daha doğrusu satıldığı yer, bu semt içindeki bir sokak. Onun dışında ben Çin lokantalarında hiç böcek kızartıldığını falan görmedim. Gayet normal et yiyorlar. Böcek yemek isteyen buraya geliyor. E ben zaten kafaya koymuştum. Çin'e gittiğimi bilen herkes bana "ayyy böcek yedin mi orda?" diye soruyor ve bundan sonra ben de onlara "ayyy akrep yedim evet." diyebileceğim. Siz sormadan ben size tadını söyleyeyim: bir tadı yok, kıtır kıtır cips gibi ve eğer kalkıp da yerken akrebe bakmazsanız, akrep yediğinizi bile fark etmezsiniz, gayet normal bir şey yani. Sonuç olarak güzel vakit geçirdik ve bunu da kelimenin gerçek manasında söylüyorum, her gördüğümü yedim ama her gördüğümü. O yüzden eve dönerken kot pantolonumun düğmesi patlamak ve ben olduğum yerde göbeğimi çıkararak yerde yatmak üzereydim. Her şey yemekle daha güzel.
0 yorum:
Yorum Gönder