Bu sabah kalktığımda mutluydum. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi, dersleri asacaktım. İkincisi, Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle gene Elçilik yollarına düşecektik ve kulağımıza döner verileceği söylentileri geliyordu.
Vardığımızda ortam her zamankinden daha kalabalıktı çünkü artık Elçilik ikinci kapımız, bayram seyran muhabbetine devamlı uğruyoruz, bu kadar kalabalık görmemiştik hiçbir zaman. 29 Ekim olduğu için kutlama sadece Türkler arasında değil, tüm Elçiliklerin Elçileri ve Ataşeleriyle yapıldı. Bütün ülkelerin geldiğini düşünürseniz, kalabalığın boyutunu anlayabilirsiniz diye düşünüyorum.
Kendimizi biraz ezik hissettik tabii. Çünkü herkes jilet gibi, kimileri asker üniformalarıyla, kimileri resepsiyon smokinleriyle katılmış davete. Biz öğrenci takımı, açıkçası çok da şık bir kıyafetimiz yok, ayrıca hava buz gibi falan, montlarla teşrif ettik.
Ve gelelim yemeklere...
Gözü dönen aç köpekler gibi davrandığımız doğru. Fakat, öyle mükemmel bir iş çıkarmışlar ki, dayanmak elde değildi. Mutfağa ayrı saygılarımı sunuyorum. Döner bulamadık ne yazık ki ama yerini öyle bir doldurmuşlar ki, iki elim yanıma gelir, ağzımı açmaya hakkkım yok.
Resepsiyona gelemeyen bazı arkadaşlar oldu, neler kaçırdıklarını öğrendiklerinde içleri bir ziyadesiyle burkuldu, başka baharlara artık.
Gelgelelim asıl konuya. Cumhuriyet hepimize kutlu, mutlu olsun. Cumhuriyetimizi koruyabileceğimiz nice seneler barışla ve sağlıkla geçsin. Mustafa Kemal Atatürk her zaman kalplerimizde büyümeye devam etsin. Hakkımız, sonuna kadar ona ve Cumhuriyeti kuran halka helal olsun.
0 yorum:
Yorum Gönder