Hayatımda heyecanlı olaylar pek yer almıyor biliyorsunuz. Bu sefer gazete okurken bugünlerin popüler konusu Yassıada'yla ilgili yukardaki yazıya denk geldim. Eski fotoğraf gördüm mü radarlar açılıyor bende. Fotoğrafları incelerken sayfanın üstündeki fotoğraf çok tanıdık geldi gözüme. Ulan dedim gördüm ben bunu bir yerden. Sonra jeton düştü. Geçen günlerde babaannemlerin deposuna girip, tüm eski fotoğrafları yürüttüm. Şu an zaten dedem de babaannem de hayatta olmadığı için, babam da bu işlerle ilgilenmediği için düz yoldan fotoğraflar benim oluyor. Hummalı bir araştırma işine girdim ve sonunda aradığım fotoğrafları buldum. Yukarda gördüğünüz ikinci fotoğraf benim arşivimden. Lan senin elinde o fotoğraf ne arıyor derseniz, hikayesi de şöyle.
Benim babaannemin babası (yani alttaki adam) Foto-Film Merkezi Komutanlığı'ndan Mu. Albay İbrahim Tandoğan'mış.
Yassıada davasında zaten önüne gelen fotoğraf çekemiyormuş. E bizimki de oranın komutanı, dolayısıyla kendi karısının ve kızının olduğu grubu da çektirmiş. Gazetedeki birinci fotoğrafla, benim fotoğraf salonun aynı yerinde çekilmiş değil. Salonun başka bir yerinin fotoğrafı...
Kırmızıyla işaretlediğim alttaki kişi, benim babaannem. 61 yılları olduğuna göre onun da hakimliğinin ilk yılları. Dolayısıyla davayı daha profesyonel bir gözle izliyor olmalı. Yukardaki kişi de annesi. Neden ayrı sıralarda oturduklarına dair bir fikrim yok.
Bir de alttaki fotoğrafı buldum. Bunlar Yassıada Hakimleri'ymiş.
Bir de hani fotoğrafları internetten çaldım falan sanmayasınız diye... :D
Gerçekten çok güzel olmuş
YanıtlaSilDo you know Mustafa :)
vavvvv bayıldımm fotoğrafın elinde olma mevzusuna:)
YanıtlaSil