Karne Yazısı

Lisedeyken karne günlerinde bir yazı yazardım.

Geçen anneannemin "okul bitti" yargım üzerine "karneni ne zaman alacaksın?" sorusundan yola çıkarak eski günleri getirdim bir an aklıma. Çok büyük üniversiteli adamlar olduğumuz için ne yazık ki artık karne almadığımızı, onun yerine transkript midir her ne boksa, adını bile söyleyemediğim bir şeyimiz olduğunu anlatmaya çalıştım.

Klasik "nasıl geçti anlamadım yaa" cümleleri vardır ya. Ne yazık ki bu klişeye düşerek ben de söylemek istiyorum. Okulun başladığı gün dün gibi aklımda. Salak salak yazdan başlamıştım sınıf arkadaşlarımı araştırmaya. Sınıfın yarısını zaten okul başlamadan tanıyordum, dolayısıyla ilk gün zaten garip bir bayram havasında geçmişti. Bilinmiyordu tabii o zamanlar bir yılın sonunda kimlerin kimlerle neler yaşayacağı. Kavgalar, küslükler, aşklar, arkadaşlıklar...

Hatta "bak sen bu kızdan nefret edeceksin", "sen bu adama aşık olacaksın" falan deselerdi, hadi lan ordan diye geçiştirirdim. Komik. Hiç tahmin etmediklerin hayatında derin izler bırakıyorlar. İşin ilginç olan tarafı ise tüm bunların 8 ay gibi kısa bir zamanda yaşanması. Klasik "gençlik hızlı tüketiyor" yargısından mıdır bilmem ama gerçekten hızlı tüketiyoruz. Hızlı tükeniyoruz. 1 yılda yaşanması gerekeni, 1 ayda yaşıyoruz. Başkasının zoruyla değil, tamamen kendi isteğimizle. İnsanın yapısıyla da alakalı tabii. Oyuncak aldığımızda eve kadar bekleyemeden arabada paketini yırtmaya başlamamla aynı mantık bu da. Hiçbir zaman bekleyemedim. Yavaşlayamadım. Hep de boka batıyorum bu yüzden.

Araya girecek yaz tatilinin bu "hızlandırılmış insan ilişkileri kursu" olan üniversitenin ilk senesini biraz yerine oturtacağına inanıyorum. Eğer 4 sene bu senenin temposunda geçerse kalbim dayanmaz, hepimiz iflas ederiz, üniversiteden mezun olacağımıza hayattan mezun olup direkt öteki tarafa doğru yol alırız.

"Ben hayatımla başa çıkabiliyorum", "Çok şeyi aştım, hiçbir zorluk beni yıkamaz", "O daha çok başında her şeyin, daha neler yaşayacak" havasından olan arkadaşlara da bir çift sözüm olacak. (Neden çirkefleştim bilmiyorum.) Hayatınızın acınası halini bu sözlerle kapamaya çalışmak en doğal hakkınız ama sizin kadar cüretkar olamayan bizleri -hayatıyla çok da baş edemeyen insanları- küçümseyen sözlerle yargılarda bulunmanız hiç de hoş değil. Sizin aksinize biz, havalara girip büyük insan rolü yapmıyoruz. Umarım kötü hayatlarınız bir gün rayına oturur ve siz de normal hayatlara kavuşursunuz. Kayıp insanlar olmanız sizin suçunuz tabii ki değil ama sizi kayıplıktan çıkaracak insanları reddetmeniz tamamen sizin kararınız. Geleceğinizin karanlığı sizin suçunuz.

Bir sosyal içerikli paragraftan sonra yazımı çok uzattığımın farkına varıp "karne yazımı" sonlandırıyorum. Lisedeki zamanlara dönecek olursak... Sürekli liseden mezun olmak ve oradan kurtulmak için oraya buraya çemkiren ben, o zamanların monotonluğunu özledim a dostlar.

1 yorum:

  1. sondan bi önceki paragrafı okuyup kendini gören ve çeki düzen verenler olur inş sevgili pın var öyle insanlar etrafında biliyorum en azından birini çok yakından tanıyorum.beğendim ... hayatının acınası halini beni bunlar yıkmaz filan saçmalıklarıyla kapamaya çalışırken daha da acınası olanlar silsilesi ;)
    ben bir dost :p

    YanıtlaSil

 

Instagram

Twitter Updates

Meet The Author

çince ve benim adım yanyana geçmeli bunu bilin. dil ve tarih coğrafya fakültesi'nden mezunum, yani gayet siyasi bir kişiliğim de var, bunu da bilin. küçüklüğümden beri şehir şehir gezerim, bilin. birçok alana el atmış durumdayım, her şeyden biraz tadarım, ney de üflerim, piyano da çalarım, bunları da bilin. ha bak bilgiye inanırım. bilmeye inanırım. hayatın çekilirliğini bilmede ararım. hep beraber bilelim. bilgi karın doyurmasa da kalbi doyurur diyelim. www.pinaraltay.com