Acayip Türk filmi havasındayım şu aralar.
Daha doğrusu özlediğim o eskilik ve "biz"denlik. Tamam şimdi de Türk sinemasında muhteşem filmler yapılıyor, büyük bir gelişme içerisindeyiz falan ama ben artık o "biz"denliği bulamıyorum içlerinde.
Dalga geçtiğimiz o Türk filmleri bence dünyanın en güzel filmleri. "Nayır, nolamaz Nalan!" ne kadar komik gelse de kulağıma hala büyük bir ciddiyetle izliyorum o adamları.
Hatırlıyorum da Mustafa Kemal Paşa'dayken (Bursa), ben ilkokula giderken, her gün televizyonda istinasız Türk filmi verirlerdi ve biz de okuldan gelince hep izlerdik arkadaşımla birlikte. O yaşıma rağmen baya bir Türk filmi kültürüm de vardı hani.
Ölürdüm ben Hülya Koçyiğit, Gülşen Bubikoğlu, Ediz Hun falan için... Ama cidden ölürdüm yani! Her günüm onları düşünerek geçerdi. Onlarla tanışma hayalleri falan kurardım. Dünyam onlardı.
Hala da öyle, ne yalan söyleyeyim. Hala arada izledikçe Türk filmlerini düşünüyorum o zamanları ve acaba o zamanlar yaşasam neler olurdu diyorum. Artık eskisi kadar sık izleyemiyoruz o filmleri tabii. Vermiyorlar nedense çok fazla televizyonda. Neden vermiyorlar ki gerçekten?
Yeni nesil Ediz Hun'suz mu büyüyecek yani şimdi? Tek bildikleri adam Necati Şaşmaz mı olacak?
Yazık...
Geçen gün tuttu gene damarım, İstiklal'de gezerken iki tane poster gördüm. Birinde gelmiş geçmiş bütün kadın Türk filmi oyuncuları, diğerinde de erkekler. Kaçırır mıyım, hemen kaptım. Ankara'daki odam için şu an özenle saklıyorum onları. Çerçeveletip asacağım duvarıma. Şimdiden eminim kendi evime geçtiğimde de onlar olacak duvarımda.
Çünkü ben gerçekten seviyorum yaa Türk filmlerini. Neden bilmem...
0 yorum:
Yorum Gönder