Yazlık Saray, bizim padişahların yazın konakladıkları saraylar gibi, Çin hükümdarlarının da yazın geçiş yaptığı devasa bir alan kaplayan ve aynı zamanda hakikaten bir cennet parçasıymış gibi Pekin'in ortasına oturtulmuş bir şiranaki mekan.
Pekin'in ortasına oturtulmuş derken sallamıyorum çünkü gerçekten de metroya binip, yazlık saray durağında inerek mekana erişebiliyorsunuz. Ulan Pekin'in ortasında ne yazlığı diye düşünmeyin çünkü bu Yazlık Saray'ın etrafında göller, içinde nilüferli havuzlar falan var ki, bu da zaten bence yazlık kavramını karşılamak için yeterli. Yazlık Saray'ın içindeki binalar dışında da her yer ormanla kaplı, gerçekten Pekin içinde mumla arayacağınız yeşilliğin büyük bir kısmı burada.
Ama bu bilgilerden öte benim asıl ilgilendiğim kısım, saraya giriş yaptığınızda içinizde kabaran duygular. Sanki biz teknoloji çağında değiliz de, her şey binlerce yıl öncesindeymiş gibi.
Çarşı bölgesi var ilk girişte. Bu duyguları, en yoğun hissedebildiğiniz yer burası. Fotoğraflarda ortasından nehir geçen iki taraflı küçük Çin evleri, bu çarşı dediğim bölge. Her biri bir dükkan. Bir dükkanın sahibi de kaval görünümlü bir müzik aleti üretiyor ve üretmenin yanında bir de çalıyor. Bu müzik her yerde yankılanıyor ve siz nehre düşmemek için dikkatli şekilde dükkanların önünde ilerlerken, kendi kıyafetlerinize bakmayıp kendinizi Çin sarayında yaşayan bir insan gibi hissetmeye çalışırken, bu yankılanan müzik de sizin hikayenize ortak olup, olayları daha somut hale getiriyor.
Yazlık Saray'ın içinde yabancı turistten çok, Çinli var zaten. Kimisi yeni doğmuş bebeğini almış dağ taş tırmanıyor, kimisi spor kıyafetlerini giymiş karısıyla birlikte spor yapmaya gelmiş, kimileri de 60 yaş üstü arkadaşlarını toplayıp Yazlık Saray'ın taş masalarında kağıt oynayarak eğleniyor.
Birgün umarım gelip canlı canlı görmek ve dediklerime katılmak nasip olur size de.
0 yorum:
Yorum Gönder