Vög Üzerine Eleştiri

Bence Vög...

Aslına bakarsanız, bu yazıyı yazmak için 2. sayının çıkışını bekledim. Çünkü bir şeyleri eleştirirken sazan gibi atlamayı yanlış buluyorum. Bekleyip, sindirdikten sonra ne söyleyeceğim varsa, söyleyeceğim...

Fırtınalar koptu ilk sayı çıkmadan önce. Yıkıldı ulan her yer. Sayı çıktığı andan sonrası da ayrı bir tez konusu oldu. Çünkü herkes Vogue konuştu. Bir ay geçtiğine göre, artık ben de konuşabilirim.

Kapağı beğenemedim malasef. Yazımda da bahsetmek istediğim en ağır konu bu. Dergi içinde, kapak konusunda çok uğraşıldığını, onlarca çekim arasından o pozda karar kılındığını, kapağın Türkiye'yi yansıttığını (!) okuduğumu hatırlıyorum.

Hangi Türkiye?

Herkes beni mazur görsün ama ben o kapakta Türkiye yazısı haricinde Türkiye'ye ait bir şey göremedim. Manken Türk değil, fotoğrafçı Türk değil, çekim yapılan mekan Türk değil, kızın üstündeki herhangi bir parça Türk değil, moda editörü Türk değil; saçı, başı, makyajı yapan Türk değil...

Kapakta her şeyin yabancı olmasına ihtiyaç var mıydı? Kime neyi kanıtlamaya çalışıyoruz?

Dertleri Türk halkına; "Bakın biz kaliteliyiz, manyak bir fotoğrafçı kullandık, ünlü de bir manken seçtik, bakın işte Vogue böyle, alın hemen!" mesajı vermekse, hiç endişeleri olmasın. Bizim halk üstünde Jessica Stam olmadan da alacaktı Vög'ü zaten. Sen artistlik yapmasan da verecekti o parayı.

Ha dertleri farklıysa, yurtdışına; "Bakın biz Vogue Türkiye'yi nasıl kaliteli çıkarıyoruz. Sizin fotoğrafçınızı kullandık, sizin mankeninizi aldık. Biz sizin gibi olabiliyoruz. Sizden eksiğimiz yok." mesajını vermeye çalışıyorlarsa, o zaman kapat dükkanı, git evine. Zaten o iş öyle yürümez.

Vogue 'Türkiye' diye bir şey çıkarıyorsan sen, oradaki Türkiye fason olmamalı. Oradaki Türkiye'nin hakkını vermelisin bana. Mesela içerde ne güzel çekimler vardı. Adamlar gitmiş Mardin'de çekim yapmış, dallı budaklı kumaşların arasına koymuş yabancı mankeni... Resmen mest oldum. Onu koy kapağa!! Bana Türklük göster kapakta da, Vogue İtalya'dan, Paris'ten, New York'tan bir farkın olsun. Yoksa onlar da koyar kahve fon üzerine Jessica Stam'i.

Yapılan işleri oturduğun yerden eleştirmek kolaydır biliyorum. Yalnız, şunu belirtmek isterim ki Vogue'un içeriğini çok beğendim. Yazılar çok kaliteliydi. Zeki Müren bile vardı ki, zaten daha ne isteyeyim. Dergi çok iyi hazırlanmış. Benim gibi kıl bir moda takipçisini bile içerik açısından tatmin edebildiler...

Ama işte kapak!

Neyse ikinci sayıda mekan, saç, makyaj, moda editörü falan Türk de, ikinci bir yazı konusu daha yaratmamışlar bana. İkinci sayıda akılları başlarına gelmiş.

Halbuki fena mı olurdu, tüm dış basına Türklüğümüzle meydan okusaydık...

2 yorum:

  1. Eh 1. sayının ecnebi kokacağı reklamlarındaki "vööğg!"dan belliydi.. :D

    YanıtlaSil
  2. Hüseyin Çağlayan beni öldürecek zaten :D

    YanıtlaSil

 

Instagram

Twitter Updates

Meet The Author

çince ve benim adım yanyana geçmeli bunu bilin. dil ve tarih coğrafya fakültesi'nden mezunum, yani gayet siyasi bir kişiliğim de var, bunu da bilin. küçüklüğümden beri şehir şehir gezerim, bilin. birçok alana el atmış durumdayım, her şeyden biraz tadarım, ney de üflerim, piyano da çalarım, bunları da bilin. ha bak bilgiye inanırım. bilmeye inanırım. hayatın çekilirliğini bilmede ararım. hep beraber bilelim. bilgi karın doyurmasa da kalbi doyurur diyelim. www.pinaraltay.com