Artık konuşuyor...



Benim İngilizce konuşmam bilinmeyen bir nedenden dolayı kıttır... Yani bunca senedir İngilizce okuyorum, dil sınıfıyım, TOEFL, FCE gibi sertifikaları dolabıma yerleştirdim, yine de konuşamam anam İngilizce. Sınavlarda da en düşük puanım hep "Speaking"den gelmiştir mesela...

Bir çok kere bu huyumu pratik yapamamaya bağladık topluca çevremdekilerle... İngiltere'ye yaz okulunu gittiğimde okulla beraber, kendime güvenim biraz da olsun geldi. Çünkü orada kendi işimi kendim halledebiliyordum, arkadaşlarla konuşuyordum falan. Salak gibi bu kadar ufacık şeylerden sevindirik oluyordum =)

Yalnız okula geri dönünce iş değişti. Ben yine konuşmamaya başladım. İngilizce hocaları saçlarını başlarını yoluyorlar tabii "Neden konuşmuyorsun" diye...

Neyse asıl gelmek istediğim mevzuu benim 2 Ekim 2009 tarihiyle bu konuşamama zımbırtısını kırmış olmam. Bizim okula birkaç aylığına yarı Amerikan yarı Türk bir kız geldi. Adı Alia, nam-ı diğer Aliye... Okulda Aliye'yle adam gibi anlaşabilen birkaç kişi olduğumuz için Aliye de sürekli benim peşimde dolaşmaya başladı. Cuma okul çıkışı, markete gidecekken takıldı, birlikte gezmeye başladık. Sonra arkadaşlarla karşılaştık, gittik ıslak hamburger falan yedik... Bu arada ben ilk başlarda utana sıkıla konuşurken, bir açıldım anam pir açıldım.

Görsen sanki kırk yıllık kankam, birlikte Amerika'da okula gidiyoruz sanırsın. Onu bunu çekiştiriyoruz, film tartışıyoruz, ben buna Ataköy'ü tanıtıyorum falan... Sonra bir an da aklım başıma geldi! Dedim dur bir dakika yaa! Ben İngilizce mi konuşuyorum neyim???

Kendi kendime hayret ederken gezimizi de noktaladık. Akşam da büyük bir grup halinde anamların arkadaşları olarak Kumkapı'ya gittik.

Saatler sıkıcı bir şekilde akarken, yan masaya 3 tip oturdu. Bir kaç saat sonra baktık bizim masanın başındaki amcalarla, o 3 tip muhabbet ediyorlar ama sorun; bizim amcaların İngilizce bilmemesi... :D

Yarı alkol, yarı vücüt dili, bir şeyler konuşmaya çalışıyorlar. Bir yerden sonra artık iş kopma noktasına geldi, hiçbir şey anlamadıkları için zorla beni çağırdılar. Başka zaman olsa, Ermeni gelinleri gibi kırıtıp, gitmemek için binbir neden arar, nazlanırdım...

Bu sefer sabahtan gelen bir cesaretle gittim başladım konuşmaya. Önce havadan sudan, sonra işte dans eden çingenenin Türk olup olmadığı hakkında muhabbete giriştik. Bir süre sonra kalkıp gittiler zaten... Ben de yüzümde salak bir gurur ifadesi, sanki Amerika'yı keşfetmiş gibi başım dik yerime döndüm.

Bu yazı bir kendine hayret yazısıdır. Yani size İngilizce konuştuğumu ispatlamak için değil de kendime ispatlamak için yazılmıştır =))

Mutluyum, gururluyum....

4 yorum:

  1. ahh ahh nasıl özendim şu an aynen bdende yıllardır ingilizce okuyorum yurtdışına gittim ettim ama buradayken tutuluyorum çok kötü çoook :) inşallah bende bir anda açılırım senin gibi chencimm tebrikler :)))

    YanıtlaSil
  2. Ya vallahi tamamen pratikle ilgili. Karşıdaki ne dediğini anlamadığı zaman eşek gibi İngilizce konuşmaya başlıyorsun :D:D İnşallah öyle olur sana da :D

    YanıtlaSil
  3. He he hayırlı olsun. Bizde ingilizce özürümüzü kırmak için aramızda ingilizce konuşuyorduk bayağı bir işe yarıyor bir süre sonra hem türkçe hem ingilizce düşünüyorsun :)

    YanıtlaSil
  4. Evet o da bi yöntem ama biz onu bi türlü başaramadık ya :D Alay ediyoruz birbirimizle öyle durumlarda :D Millet birbirinin yanlışını buluyo falan, iyice geyiğe sarıyo ortalık :D

    YanıtlaSil

 

Instagram

Twitter Updates

Meet The Author

çince ve benim adım yanyana geçmeli bunu bilin. dil ve tarih coğrafya fakültesi'nden mezunum, yani gayet siyasi bir kişiliğim de var, bunu da bilin. küçüklüğümden beri şehir şehir gezerim, bilin. birçok alana el atmış durumdayım, her şeyden biraz tadarım, ney de üflerim, piyano da çalarım, bunları da bilin. ha bak bilgiye inanırım. bilmeye inanırım. hayatın çekilirliğini bilmede ararım. hep beraber bilelim. bilgi karın doyurmasa da kalbi doyurur diyelim. www.pinaraltay.com