En çok bunu özleyeceğim işte.
Annem ve babamla sıkılarak gezmeyi özleyeceğim. 18 yıldır hep dip dibeydik, kolay değil.
Eminönü de bu gezilerden biriydi işte. Bu sefer arabayla değil, tramvayla gittik.
Tramvayda benim fotoğraf makinesini gözleriyle soyan bir adam vardı. Bir ara "al, çok istiyorsan bir kaç poz çek" diyecektim ama sonradan vazgeçtim. Eminönü'ne vardıktan sonra Saray'ın en berbat şubesinde kahvaltı ettik. Dev gibi bir şemsiyenin altında ezilmekten kurtulduk. Daha sonra Kapalıçarşı'ya daldık. Hiçbir satıcı bize İngilizce hitap etmedi. (Neden acaba?) Sanırım son zamanlarda hepimiz biraz arabeskleştik, o yüzden olabilir. (Arabeske laf edenlere inat.)Annem ve babamla sıkılarak gezmeyi özleyeceğim. 18 yıldır hep dip dibeydik, kolay değil.
Eminönü de bu gezilerden biriydi işte. Bu sefer arabayla değil, tramvayla gittik.
Çok değerli ve önemli bir gezi değildi esasen ama son gezilerimizden biriydi.
Ne koyuyor biliyor musun?
Haftasonları annemlerin kolumdan çekiştirerek beni gezmeye götüremeyecek olmaları.
kimi zaman özgürlüktür aile yanında olmak kimi zaman sıkıntı, resimler güzel, yazı desen o da güzel :)
YanıtlaSil