Resmi olarak hayatımın son "ilkokul dersleri" kapsamındaki sınavını oldum. Artık ne matematiğe sürerim elimi, ne dil bilgisine, ne tarihe, ne coğrafyaya.
Böyle diyorum ya, herkes gülüyor şimdi, hissediyorum. Biz de biliyoruz herhalde yukarda saydığım her bir dalın hayattımızdan hiç çıkmadığını. Ama olsun yine de güzel, küççük bir sırada oturup, önünde masa, harıl harıl birinin sana söylediği şeyleri yazmak zorunda olmamak, bir de üstüne bunlardan sınav olmayacak olmak...
En güzel pastalarla en güzel evlerde yaşamaktan bile daha güzel. Bundan sonra işim gücüm Çince olacak kardeş benim. Hoş yine "kapı, masa, kitap" demeyi öğreneceğim ilkokul gibi ama fark etmez. Gönül verdik bu işe.
Çok damarım bu aralar. Neler oluyor bilmiyorum. Üstümde bir rehavet. Sanırım yıllardır süren tekdüzeliğin sonuçlanması bu. Hani hep aynı yolu yürüyüp de bir gün farklı bir yolu denemek kadar küçük ama bir o kadar da değişik bir şey. Boru değil. Yıllardır yaşadığım İstanbul'u bırakıp, arkadaşlarımı, ailemi bırakıp, hiç yaşamadığım Ankara'ya gidip, Çince gibi "deli işi" bir şeyle uğraşacağım.
Küçük ama değişik.
photo by pinar (Gözaltı torbalarına ve yarık burna da dikkat çekmek isterim)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder