Dershane Günleri

by pinar

Okulu bıraktık ya artık zaman dershanede geçiyor. Allah'ın her günü ordayız, güzel de inekliyoruz yani. Yukarda da görebileceğiniz gibi geyik ortamı değil, ders ortamı var. (!) Tamam çok da yalan atmayalım, yüksek derecede de bir geyik ortamı var. 
İlk günler zordu aslında. Herkes daha önceden tanışıyordu ve sınıf arkadaşıydılar. Ben aralarına sonradan katılınca ilk başlarda bir kopukluk oldu olmasına ama sonradan bir de baktım, kanka oluvermişim herkesle. Geçtim bir de sınıfın en arkasına oturdum. Hani "arka sokaklar" hesabı. Derslerle pek de alakası olmayan bir gruba mensup oldum ama sanılmasın ki dersleri umursamadık. Aksine, dersleri dinledik ve grup içindekilerin netleri de fena değildir. Yani hani hem popüler, hem çalışkan hesabı. :P :) Sınıfın "en çok güleni" etkiketini de üstüme aldım. Zira gülmemek elde değil çünkü seçilmiş gibi her öğretmenin ayrı bir havası var. Misal, 

İsmail Hoca (İngilizceci) - Kendisi dershanenin köklülerinden. Öğrenciler tarafından sevilir ve sevildiğini de bilir. Cem Yılmaz'la yarıştırılabilecek bir espri yeteneği vardır. Derslerinde sıkılmazsınız çünkü her saniye gülersiniz. (Hele de benim gibi mimiklere bile gülen bir yapınız varsa) Dersinde krize girdiğim çok olmuştur. Fakat, garip şekilde ders dışında çok da samimi değildir sizinle. Arkasından konuşulan en büyük konu budur. Arada sorar bize "dedikodumu yapıyor musunuz hiç" diye. Evet, yapılır. Hem de yüksek derecede yapılır. Kendisiyle huyu itibariyle ders dışında pek muhabbetimiz yoktur ama fotoğraf çekildiğim bir hocayı kıskanması ders içinde sıkı bir geyik konusu olmuştur. Ünlü bir "veda hutbesi" vardır, çok acıklı ve anlamlı olduğu söyleniyor. Bir sır gibi saklanır, internetin neresine bakarsanız bakın, içeriğini bulamazsınız. Bu sene yapmayacağını iddia ediyordu ama yalvarmalarım sonucu "tamam yaparız" sözünü aldım. Dinlemeden şurdan şuraya gitmem.

Etkin Hoca (Matematikçi) - Acayip kafa bir adamdır. Gözlüklü matematikçi kimliğinin altında feci bir rockçı yatar. Üniversite yıllarında uzun saçlı falan olduğu facebookda eklenince öğrenilmiştir. "Öğrenciyle öğretmen nasıl arkadaş olur" mitinin canlı kanıtıdır. Birbirimize takılmalarımız hem herkesi eğlendirir, hem de kıskananları delirtir. Kendisini özleyeceğimi söylediğimde, beni özlemeyeceğini iddia eder. Ne yazık ki yalandır. Beni insanlara yanlış tanıtma eğilimi içerisindedir, sürekli takılır. Ama bilirim, sevdiğinden takılır. "Öğrenciler tarafından en çok çağrılan hoca" ünvanına sahiptir. Sohbeti pek hoştur. Bizi hiçbir zaman kırmaz. 

Elif Hoca (Rehberlikçi) - Hayatınızdan tanıyacağınız nadir kendine has insanlardan biridir. Öğrencilerin gözbebeğidir çünkü ÖSS'yle kafayı yemiş, intihar planları yapan, aynı zamanda sevgilisinden ayrılmış ve arkadaşları tarafından terk edilmiş bünyeleri normale döndürmeyi başaran tek kişidir. Herkes ona derdini anlatır. Bu nedenle kendisinin yanına dert anlatmaya değil, geyik yapmaya giderim. O da bir insandır ve onun da geyiğe ihtiyacı vardır. Memleket meseleleriyle çok ilgilidir, ilgili olmakla kalmayıp üzülür de. Oturup memleket meselesi konuştuğumuz da çok olmuştur. Beni karşısına alıp, benimle büyük adammışım gibi konuştuğundan mıdır bilmem, ayrı bir yeri vardır kalbimde. Tek kusuru, beni Sinoloji'den vazgeçirmeye çalışmasıdır. Onu da atlatacağız inşallah seneye.

Esra Hoca (İngilizceci) - Hayatınızda görüp görebileceğiniz en "cici" insandır. "Cici" kelimesi onun damgasıdır ve başka kimseye de bu kadar yakışmaz. Hep bir "sevgi kelebeği" kıvamındadır, derse girdiğinde moraliniz bozuk olsa bile bir süre sonra onun mutluluğu size bulaşır, siz de gülmeye başlarsınız. İnanılmaz bir kelime ezber gücüne sahiptir. Bilmediği kelimeye şu ana kadar rastlanmamıştır. Boğaziçilidir ve Boğaziçili olmaktan gurur duyar. En büyük özlemi üniversite yıllarında okuduğu romanlardır. Her fırsatta dile getirir. Gerekli ortamı oluşturup yetkililerle konuşup, Esra Hoca'yı Boğaziçi'ne tekrardan yazdırmak yakın gelecek planlarım arasındadır. Bizi sever, sevdiğini hissettirir, karşılığında da sevilir.

Kasım Hoca (Tarihçi) - 13 yıllık öğrenim hayatımda karşılaştığım en ilginç tarihçidir. İnanılmaz bir resim yeteneğine sahiptir ve dersleri de öyle anlatır. Her konu hakkında resim çizebilir. 4 adet çubuktan köpek bile yapabilir. Çöp adamları, padişaha çevirebilen yegane insandır. Kelimelerin üstüne basa basa konuşur. "Enterasan!" en ünlü tepkisidir. Karadenizlidir, türkü sever. Gittiğim bir türkü konserine onu davet etmediğim için bana bozulmuştur. Tarih dersi görürken fazla yakın olmadığımız Kasım Hoca, derslerime girmeyi bıraktıktan sonra yakınlaştığım bir hocadır. En büyük eğlencemiz, öğretmenler odasının kapısından Kasım Hoca'ya selamlarımızı iletmektir. Kendisi de sağ olsun, her zaman selamımızı alıp aynı samimiyetle karşılık verir.

Ayşe Hoca (Coğrafyacı) - Derslerime girmeyi bıraktıktan sonra yakınlaştığım ikinci hocadır. Özellikle çardaktaki sohbetleriyle akıllarımızda yer etmiştir. Kendisi bir öğrenci olarak aramıza katılsa bize ayak uydurmakta hiç zorluk çekmeyecek bir yapıya sahiptir. Coğrafya derslerini sohbet havasında anlatır ve ses tonlamaları ayrıca incellenmesi gereken özelliğidir. Dersi çabuk geçer, konuşanları hiç sevmez. Bir kere papara yemişliğim vardır. Gariptir, kendisini o günden sonra daha çok sevmeye başlamış ve derslerini daha bir şevkle dinlemeye başlamışımdır.

Dershanenin sonu yaklaşmakta ve benim feci şekilde paçam tutuşmakta. Bir yandan yeni edindiğim arkadaşlardan, bir yandan da bu kadar iyi bir öğretmen grubundan ayrılmak istemiyorum. Dershane bitiyor diye üzülmek çok garip ama insan her zaman iyi insanlarla karşılaşmıyor, karşılaştı mı da bırakmak istemiyor.
Bitmese bu sene...

2 yorum:

  1. Dil tarih'i istiyorsun sanırım. Ben de oradayım:) umarım kazanırsın.

    YanıtlaSil
  2. Evet çok sevindin orada olmana =)

    YanıtlaSil

 

Instagram

Twitter Updates

Meet The Author

çince ve benim adım yanyana geçmeli bunu bilin. dil ve tarih coğrafya fakültesi'nden mezunum, yani gayet siyasi bir kişiliğim de var, bunu da bilin. küçüklüğümden beri şehir şehir gezerim, bilin. birçok alana el atmış durumdayım, her şeyden biraz tadarım, ney de üflerim, piyano da çalarım, bunları da bilin. ha bak bilgiye inanırım. bilmeye inanırım. hayatın çekilirliğini bilmede ararım. hep beraber bilelim. bilgi karın doyurmasa da kalbi doyurur diyelim. www.pinaraltay.com