Sosyetik Sportif

Balo kıyafetinin içine gireceğim diye sportif takılıyorum bu aralar. Sevgili Gülcük'ümle hergün yürüyüşe çıkıyoruz. İstikrarımız ikimizin de gözünü yaşartıyor çünkü hayatımızı zayıf insanlar olarak devam ettirmeye karar verdik. Arada ufak tefek kaçamaklar olmuyor değil tabii.
Gülcük kahve düşkünü. Yeni yeni başladı gerçi ama işte Kahve Dünyası'na falan gidip, her gidişinde yeni şeyler denemeye bayılıyor. Biz de evden çıkıp bir miktar yürüdüğümüzde Ataköy Konakları'nın oradaki alışveriş merkezine varıyoruz. Tutturdu sana orada kahve ısmarlayayım diye dün. (Ben kahve içmem.) Kabul ettim. Büyük bir süratle yürüyüşümüze başladık. Birkaç gündür seller götürdüğü için ortalığı tabii, her yer çamur olmuş. Bir baktık, ayaklarımızın altı otuz kilo çamur! Nasıl gireceksin sosyetenin içine o ayaklarla? Başladık otlara, kaldırımlara falan sürünmeye. Geçen tipler bakıyor, bunlar niye debeleniyo otların arasında diye... İzleyicilerimiz falan toplanmaya başladı, neyse büyük oranda temizledik ayakkabıları. Yapraklarla falan da yanlarını sildik. (Güya sosyetik sportif imajıyla kahve içeceğiz, vaziyetimize bak!)
Her neyse vardık alışveriş merkezine ama herkes konaklar tarafından gelirken, biz bildiğin anayol girişinden giriyoruz, yanımızda arabalar, köşelerden götüm götüm ilerliyoruz! Ama havamızı görseniz, hiçbir şey eksik değil. Benim altımda basketbol şortlarından var, vakur bir havada yürüyorum.
Girişe geldiğimizde, parlak zemin tabii orası, çaktırmadan arkamıza bakıyoruz, iz bırakıyor muyuz diye. Allah'tan kurumuş çamur. Bir yandan da tabii nası sırıtık bir ifade var suratımızda! Kuul olacağız ama ikimizde geyik tipler olduğumuz için duramıyoruz gülmeden. Güvenlik falan bizi öyle görünce, ne olduğunu anlamadan o da gülmeye başladı. Başımızla hafiften bir selam verip Kahve Dünyası'na yöneldik. Oturduk bir yere işte, garson kız geldi, ne istediğimizi sordu. Gülcük konuşmaya başladı, işte iki tane buzlu Mocca istiyoruz falan diye ama kadın ona dönmedi, odaklanmış bana bakıyor! Ben de ona bakıyorum, yandan da Gülcük ne olduğunu anlamadı, konuşmaya devam ediyor ama bir yandan da bi kadına bir bana bakıyor... Kadının gitmesiyle bizim böğürerek gülmeye başlamamız bir oldu zaten. Gülcük'ün tahmini kadının beni beğendiği yönünde ama sanmıyorum öyle bi şey olduğunu...
Her neyse işte biz içtik kahveleri, hesabı ödedik, kalktık. Tuvalete gidelim dedik. Yürüyoruz... Bir baktım soluma iki tane genç kız. Ayaklarında son model spor ayakkabılar, "biz adidas"ız diye bağıran renkli eşofmanları, bir sağ bir sol yürüyorlar. Bir de bize baktım, kan ter içindeyiz, ayakkabılarda hala çamur tortuları yapışık, eşofman desen pazar malı... Belli konaklardan gelmiş onlar.
O an anladım konaklardan gelen sosyetik sportif oluşumlar bizim gibi değil. Bir yerden anlaşılıyor yani onların konaklarda oturdukları...
Yiğitliğe de bok sürdürmüyoruz tabii biz, aynı havayla yürümeye devam ettik...
Sonra bir de eve dönüş var! Hava karardı, köprü altından geçiyoruz, in cin top oynuyor, araba geldi mi yüreğimiz hopluyor... Vardık sonunda yusuf yusuf olarak eve.
Gülcük'e de dedim; "Kızım bizim neyimize lan sosyetik sportif konaklılar olmak!.. Gel bizim oradaki parkta oturup çay içelim Şirinevler apaçileriyle beraber..."

ph by Dave

1 yorum:

  1. Sosyetik sportif :) Şirinevler apaçileriyle :) bu ikisine ayrıca güldüm yazıyı okuduktan sonra :)

    YanıtlaSil

 

Instagram

Twitter Updates

Meet The Author

çince ve benim adım yanyana geçmeli bunu bilin. dil ve tarih coğrafya fakültesi'nden mezunum, yani gayet siyasi bir kişiliğim de var, bunu da bilin. küçüklüğümden beri şehir şehir gezerim, bilin. birçok alana el atmış durumdayım, her şeyden biraz tadarım, ney de üflerim, piyano da çalarım, bunları da bilin. ha bak bilgiye inanırım. bilmeye inanırım. hayatın çekilirliğini bilmede ararım. hep beraber bilelim. bilgi karın doyurmasa da kalbi doyurur diyelim. www.pinaraltay.com